Hormon Bilmecesi
“Peki şimdi neden böyle davrandı?”
“Bu kadar sinirlenmenin yeri miydi canım?”
“Bizim oğlan iyice zıvanadan çıktı artık!”
“Kuzum filanca iyice dibe battı son günlerde, yüzünden düşen bin parça.”
“Aman kızım annenin yanına yaklaşma şimdi, yoksa haşlanırsın!”
Nedir bu duygu durumlarının dalgalanması, depresif ruh halleri, ayda bir 3-4 gün yanına yaklaşılamayan sevgili, ele avuca sığmayan ergen öğrenciler, evlatlar, nedensiz alınan onca kilonun nedeni?
Çoğu zaman hormon sorunları yaşıyormuş diye özetleyiverdiğimiz vakalardaki bu sorunları hiç anlamaya çalıştık mı acaba?
İnsanoğlu doğal olarak hiçbir şeyi başına gelmedikçe araştırmaz; ya kendi ya sevdiği birinin canı yanacak ya da iş gerekçesiyle konuyla ilgili bilgilenmek ve şifalanmak isteyecektir. En doğalı da budur zaten.
O yüzden bu bilgiye dayanarak şimdi yazımı okuyanların hormon sorunları olduğunu ya da hormon düzensizliği yaşayıp ta farkında olmadığını ve şüphelendiğini düşünüyorum.
Hormon düzensizliği yaşadığınıza dair 9 ipucunu sizlerle paylaşarak başlamak isterim.
1.İnatçı bir kilo artışınız varsa ve bazı diyet ve egzersiz programlarına rağmen kilo vermeyi başaramadınız ise.
2.Göbek çevresinde yağlanma ve kas kitlesinde azalma genelde fazla stres altında bazı hormonların salgısının azalması ve diğerlerinin artmasıyla oluşur.
3.Libidonuz düşük mü? Hormon dengesizliği düzensiz uykuya yol açar ve düzensiz uyku seks hormonlarının salgılanmasını azaltır.
4.Yorgunluk, öğlene doğru güçten düşüyor musunuz? Ya da öğlen yemeğinden sonra şekerleme ihtiyacınız var mı?
5.Anksiyete, hassasiyet ve depresyon gibi durumlarınız varsa zaten bedeniniz fazla stres altında bazı hormon salgılama sorunları yaşıyor ve de yeterince gerektiği gibi beslenmiyor demektir.
6.Uykusuzluk ve düzensiz uyku alışkanlığı gibi durumlar hemen bedenin strese girmesini ve fazla kortisol salgılamasını sağlar.
7.Sıcak basmalar ve terleme, menopoz öncesi ve menopoz sırasında yaşanan en büyük iki sıkıntıdır ve yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürür.
8.Sindirim sorunları, gaz, şişkinlik, besin intoleransı ve yiyecekleri sindirememe sorunları
9.Aşermeler ve bir oturuşta yemeniz gerekenin iki katı yemek ya da bir şişe şarabın yarısını içmek gibi durumlar genelde insulin hormon direnci, adrenalin hormonu yorgunluğu ve diğer başka hormonların salgılanma sorunlarından kaynaklanır.
10.Adet öncesi ve sürecinde aşırı ağrı, ağır kanama ve derin ruh hali iniş çıkışları
Sözünü ettiğimiz bu sorun ve sıkıntılar aynı zamanda hem hormon hem başka nedenlerden de olabilir. Bu yüzden bir kan testiyle hormon durumuna baktırabilirsiniz. Ama bu belirtiler varsa ve artık yaşam kalitenizi olumsuz etkilemeye başlamışsa harekete geçmenizin zamanı gelmiş demektir.
Hormon nedir ve endokrin yani hormon sistemimiz hangi organları kapsar ve ne yapar kısaca açıklamaya çalışayım.
Bedende beş tane sistem vardır ve bu beş sistem hayati önem taşıyan görevleri üstlenmiş durumdadır. Hormon sistemi bunlardan biridir. Herbir sistem tek başına belli görevleri üstlendikleri gibi, birbirleriyle de iletişim halindedir. Beden bir bütün olarak inanılmaz bir koordinasyon ve titizlikle bütün unsurları birbirine destek olarak aynı bir saat gibi tıkır tıkır çalışır. Sistemler ve organlar arası iş bölümü ve yardımlaşma öyle üst düzeydedir ki bir organ işlevini yerine getiremez duruma geldiği zaman komşu organ onun görevini üstlenip bu dev hücre, organ sistem kompleksinin yaşamını sorunsuz sürdürmesini sağlar ya da sağlamaya çalışır. Bir eksikliğin olagelmesi ve bunun başka organ ya da sistemlerce giderilmeye çalışılması sürece uzun olursa, iki işi yapmaya çalışan organda ya da uzuvda sıkıntılar başlar. Bazen de beden dışarıdan destek almaya ihtiyaç duyar zira gerekli adaptasyon organizmanın sağlıklı yaşamaya devam etmesi için yeterli olmaz.
Hormon sorunları bu bağlamda örnek bir alandır. Hormon sistemine genel olarak bakarsak birçok başka sistemin görevini iyi yapabilmesine destek bir sistem olduğu gibi, kendi alanında bedenin sağlıklı ve düzgün işlemesini sağlama açısından muazzam bir önem taşır.
Baş bölgesinde hipofiz ve epifiz, boğaz bölgesinde tiroid ve paratiroid, göğüs bölgesinde timus, bedenin orta kısmında solda pankreas sağda karaciğer, sırt bölgesinde her iki tarafta yanlara doğru böbreküstü yani adrenalin bezleri ve alt karın bölgesinde yumurtalık ya da erbezleri bulunur.
Bu bağlamda yoga anatomisine göre bedende her bir enerji merkezine tekabül eden bir hormon bezi vardır. Bu enerji merkezlerine daire ya da üç boyutlu düşünürsek enerji küresi anlamında çakra denir. Çakra, Sanskrit dilinde doğal yapısı gereği sürekli dönen tekerlek anlamına gelir.
Bu çakralar ve hormon bezleri yakın ilişki içindedirler. Sağlıklı ve aktif çakra bulunduğu bölgenin fizik bedene izdüşümünde bulunan tüm organların sağlıklı çalışmasını sağlar. Dolayısıyla bu bölgelerde bulunan organ ya da hormon bezi sorunlarına yönelik yoga çalışmaları çakralar üzerine yoğunlaştırılmış çalışmaları kapsar. Hormon sorunları ya yaş dönemlerinde; ergenliğe geçiş, menopoz ya da andropoza geçiş ya da tam tespit edilemeyen bir travma sonucu belli bir hormon bezinin zarar görmesi, bir kısmının çalışmaz hale gelmesi ve hatta ameliyatla alınması ya da özellikle kadınların ay döngülerindeki doğal hormon değişikliklerini bedenin rahat tolere edememesinden kaynaklanır.
Kadınların 40 yaş civarında östrojen hormonu salgısının azalması ve buna bağlı olarak yumurtlamanın önce azalıp sonunda tamamen durması( ya da sayılı olan yumurtanın gittikçe azalıp progestron salgısının azalmasını sağlaması) kadının bu değişikliğe adaptasyon döneminde ciddi sorunlar yaşamasını sağlar. Özellikle de 21. Yüzyıl insanının adrenalin bezlerinin de yorgun olduğunu düşünürsek, normal organizmada üretkenlik sona ererken bedenin sadece sağlıklı bir yaşam sürmesi için gerekli östrojeni adrenalin ve hipofiz bezlerinin sağlayabilmesi gerekirken, yorgun bezler tam kapasite östrojen üretemedikleri için kadınlar sıcak basmaları, gece uykudan uyandıracak şiddette terlemeler, sinirlilik, hassasiyet, libido düşüklüğü, en fazla vajinada görülmek üzere tüm ciltte kuruluk, duygu iniş-çıkışları ve depresyon yaşarlar. Bu sıkıntılarla baş edemeyen kadın etrafına da sıkıntılarını yansıtır ve bu durum hem özel hem iş ilişkilerini olumsuz yönde etkiler.
Benzer sorunlar erkeklerin de 40lı yaşlarda başlayan andropoz dönemlerinde ereksiyon sorunları, erken boşalma, prostat sıkıntıları, sık idrara çıkma, idrarı tutamama ve buna bağlı olarak ruh durumları değişimi ve hatta eşinin kendisini tanıyamayacağı denli davranış değişiklikleri göstermeler şeklinde gelişir.
Ayrıca ileri yaşlara gelmeden de yaşanan hormon sorunlarıyla karşı karşıyayız artık. Yaşam biçimi insanın kendi doğasına aykırı seyreden hemen herkes yaşamının belli bir döneminde çeşitli hormon sorunu yaşamaya mahkumdur. Özellikle öncelikle metabolizmayı sonrasında diğer hormon bezlerinin çalışmasını da etkileyen tiroid bezi bozuklukları çağımızın yine en fazla kadınlarda görülen bir rahatsızlık sorunudur.
Tiroid bezi türlü nedenlerden ötürü ya hiper (fazla çalışma) ya da hipo (az çalışma) fonksiyon göstererek kişiye tüm bedenini ve ruh halini etkileyen türlü rahatsızlıklar hissettirir. Tüm bunların yanı sıra hiçbir zaman hormon rahatsızlığı olarak görmediğimiz diyabet ya da halk dilinde şeker hastalığı yine bir hormon bezi olan pankreasın insülin hormonunu salgılayamaması ya da yüksek düzeyde insülin direnci yüzünden yaşanılan bir hastalıktır. Bu bezin fonksiyon bozukluğu doğuştan ya da kalıtsal olmakla beraber kişinin doğasına aykırı bir yaşam biçimi sürmesinden dolayı ileri yaşlarda da görülebilir. Bu iki farklı oluş nedeni diyabetin tip 1 ve tip 2 olarak iki türünü belirler. Tip 1 daha çok genlerden gelerek kalıtsal nedenli olarak kategorize edilirken, tip 2 şeker hastalığı zaman içinde yanlış beslenme, yaşam tarzı ve insülin direncinin ilerlemesi sonucu oluşur.
Hormon rahatsızlıkları genelde tıpta sentetik hormon takviyeleri ile çözülür. Ancak sentetik hormon takviyeleri artık bazı yan etkileri yüzünden birçok kişi tarafından kullanılmak istenmez. Özellikle menopoz dönemi alınan sentetik hormon takviyeleri uzun süre kullanıldığı zaman kadınlarda kansere yol açabilir. Bu bağlamda özellikle ailesinde kanser vakası bulunan kadınların sentetik hormon takviyesi yerine doğal hormon takviyesi kullanması önerilir.
Ancak hormon takviyesi almanın yanı sıra artık bedendeki hormon bezlerinin bazı kombine yoga uygulamalarıyla stimüle edilip çalışmalarının düzenlenmesi ve ekstra hormon salgılaması mümkün. Brezilyalı Yoga eğitmeni Dinah Rodriguez uzun zamandır bazı yoga tekniklerini birleştirerek ve kendisi kendi üzerinde ve yakın çevresindeki kişiler üzerinde uygulayarak çok olumlu sonuçlar almıştır. Yıllar içinde bu sisteme hormon yoga terapi diyerek bu alanda dünyanın değişik yerlerinde yaşayan kişiler de hizmet versin ve daha fazla insan yararlansın diye geliştirdiği bu sistemi paylaşmaya başlamış ve son 10 yılda hormon yogası ya da hormon yoga terapi adıyla özellikle batı ülkelerinde yayılmaya başlamıştır.
Hormon yogası yoga asanaları, özel yoga nefes teknikleri, yogada bedenin belli bölgelerine uygulanan kilitler, stres düşürücü bazı teknikler ve yoga nidra (yogik uyku ya da derin gevşeme) harmanlarak kullanılmakta ve bedende baş bölgesinde bulunan epifiz, hipofiz ana kontrol hormon bezlerinden başlayarak, tiroid, para-tiroid (beden orkestrasının kondüktörü), timus, pankreas, böbrek üstü-adrenalin bezleri ve over-testisler olmak üzere tüm hormon sistemini regüle ve stimüle eder. Az çalışan, dengesiz olan ya da hiç çalışmayan bezleri zaman içinde uyararak çalıştırır ve bedenin tümünde denge ve sağlıklı bir ortamın oluşmasını sağlar.
2015 Ocak ayında Hindistan’da ileri seviye yoga eğitmenlik kursumun hemen ardından Dinah Rodriguez’in öğrencisi olan Alman bir yoga hocasının sadece yoga eğitmenlerine yönelik bir haftalık yoğunlaştırılmış Hormon Yoga Terapi Eğitmenlik kursuna katılma fırsatı yakaladım. Bir hafta boyunca günde iki seans uygulamalı hormon yogası ve ayrıca teori dersler sonucunda bu tekniğin kendi bedenim üzerinde ilk fark ettiğim yaptığı olumlu etki metabolizmamın hızlanması oldu. Zira ben bizzat yaklaşık 3 yıldır haşimoto hipo-tiroidi rahatsızlığım nedeniyle bu hastalığın en büyük dezavantajı olan metabolizma yavaşlığı, insülin direnci ve dikkat edilmezse kilo alma vb gibi negatif etkileriyle yoga ve ayurveda aracılığıyla başeden biriyim. Doğal olarak böyle bir sistemi hemen öğrenip hem ondan kendim yarar görmek hem de Türkiye’de bu rahatsızlıktan muzdarip birçok kadınla bu tekniği paylaşıp onlara da faydalı olmak istedim.
Hormon Yoga Terapi çalışmalarının faydalarını aşağıda fiziksel, zihinsel ve enerjisel anlamda üç grupta toplayabiliriz.
Fiziksel;
- Hormon bezlerini çalıştırır.
- Karın ve pelvik bölgesini çalıştırır.
- Pelvik tabanını çalıştırarak o bölgenin fit olmasını sağlar.
- Kasları çalıştırır ve kemiklerin güçlenmesini sağlar.
- Esnekliği arttırır.
- Sindirimi düzenler ve metabolizmayı hızlandırır
- Sinir sistemini dengeler
- Genel bir rahatlama ve yenilenme sağlar
- Sıcak basmaları azaltır.
Zihinsel;
- Kişinin kendini nasıl algıladığı ve farkındalığı üzerinde olumlu etkisi vardır
- Kendine güveni ve bedenine olumlu yaklaşmayı arttırır.
- İniş çıkış yaşayan ruh durumlarını dengeler
- Hafızayı ve konsantrasyonu arttırır.
Enerjisel;
- Prana (yaşam gücü enerjisi) nin maksimum düzeyde alınmasını ve bedene yayılmasını sağlar
- Hormon bezleriyle denk düşen enerji merkezleri yani çakraların canlanmasını sağlar, çalışmasını düzenler.
Her türlü hormon sorunu olan (tiroid, adrenalin bezleri, polikistik-over sendromu, menstrüasyon öncesi sıkıntıları, kısırlık, prostat, andropoz ve menopoz sıkıntıları) yaşayan herkes verdiğim workshop ve kurslara katılabilir.
Eğer bu çalışmalarla ilgili daha fazla bilgi almak ve yararlanmak isterseniz bana sedashambhavi@gmail.com ya da 05379618572 nolu telefondan ulaşabilirsiniz.
Seda Shambhavi Kervanoğlu
Mayıs – Temmuz 2021
Fotograf: Oleksandr Pidvalnyi