Cum sociis Theme natoque penatibus et magnis dis parturie montes, nascetur ridiculus mus. Curabitur ullamcorper id ultricies nisi.

1-677-124-44227 184 Main Collins Street, West Victoria 8007 Mon - Sat 8.00 - 18.00, Sunday CLOSED
Follow Us

Hoşgörü

Herkes, hepimiz mutlu ve huzurlu olmak istiyoruz ama bunu nasıl gerçekleştireceğimizi bir türlü anlayamadık.
Hatta küçük sorunları derin bir kaygıyla yaşarken bize neşe, canlılık ve mutluluk verecek sıradan ve zahmetsizce sahip olduğumuz onca şeyden hiç ama hiç keyif alamaz hale geldiğimizi kim reddedebilir?

Kendimizi zihnimizdeki düşüncelerle öylesine bütünleştirmiş bir haldeyiz ki bedenlerimiz var mı yok mu belli değil; ancak bir yerimiz ağrıdığında, acıdığında; acıktığımızda fark ediyoruz bedenlerimizi.

Zihinler çözümlenmemiş, hatta belki unutulup silinmiş duygusal deneyimlerden arta kalan, benliğe yönelik agresif ve kısıtlayıcı yargılarla yada korku ve kaygıyla doluyken bedenlerimiz şiddete açık hale geliyor. Bir tarafta elindeki güç oranında diğerini hiç düşünmeden hayatı kendi istek ve arzuları doğrultusunda yaşamayı seçen hoşgörüden ve anlayıştan uzak zihniyetler ile diğer tarafta aşırı hoşgörü göstererek yaşamda kalmaya çalışanlar arasındaki eşitsizlik büyürken kaçınılmaz bir şekilde toplumsal bölünme ve çatışma da derinleşiyor.

Nefret, öfke, ve şiddetin giderek arttığı bir dünyada kalplerimiz ard arda duyduğumuz acı haberlerle kapanıp sıkışırken, zihinlerimiz endişe içinde körleşiyor.

Kimsenin kimseye tahammülünün olmadığı bir ortamda özgürlükten bahsetmek mümkün mü?

Yaşam tarzı, inancı, cinsel yönelimi, fikirleri, etnik kökeni nedeniyle çoğunluktan ayrışmış ve farklı olana, hoşgörüsüz, cezalandırıcı, dışlayıcı tavrın hakim olduğu korkuyu besleyen bir düzenin içinde sen eşine, çocuğuna, arkadaşına, hatta sokaktaki yabancıya seninle aynı düşüncede ya da yönelimde olmadığında nasıl bir tavır içine giriyorsun?

Hoşgörü; çatışmadan kaçınmak için değil ama her birimizin var olma hakkını korumak üzere birbirimize koşullara bağlı olarak verdiğimiz bir destektir ve ilişkilerimizde çok önemli bir yere sahiptir.
Her davranışı yada her düşünceyi hoşgörüyle karşılamak zorunda değiliz elbette. Yarattığı sonuçları açısından gösterdiğim anlayış digerini kontrol etmek için değil onun kendi yolunu özgürce bulmasında ona destek vermek için olmalıdır. Ve aynı zamanda birine gösterdiğim anlayış onun diğerine zarar veren bir davranışını yada fikrini görmezden gelmek olmamalıdır.

Kendime karşı hoşgörülü olmam; seçeneklerimi görebilmem ve gerektiğinde değişiklik yapma cesaretine sahip olmamı gerektirebilir. İstismara dayalı bir ilişkide diğerine yada durumun getirilerine bağımlı olduğum için aldırmıyormuş gibi yapmam kendime karşı hoşgörüsüz ama diğerine karşı aşırı hoşgörülü davrandığım yerdir ve burada başka birine alan açarken kendi alanımı daralttığımı fark etmem bile.

Kadınların ve çocukların şiddete maruz kaldığı ve şiddet gösterenlerin mazur görüldüğü günümüzde toplumsal ölçekte hoşgörünün tamamen yanlış anlaşıldığı ortada.

Neye, ne kadar hoşgörü göstereceğimi iyi tartmam gerekiyor. Hoşgörüsüzlük kadar hoşgörü de olumsuz sonuçlar doğurabileceğinden aslında paradoksal bir değer bu. Bir annenin çocuğuna göstereceği sonsuz ve koşulsuz anlayış onu kendisi ve toplum için fayda yaratacak davranışı öğrenme deneyiminden yoksun bırakacaktır; hoşgörüden tamamen yoksun bir ortamda büyüyen bir çocuk ise, sürekli diğerinin ne yapacağına dair kaygı içinde ve dünyanın ona karşı olduğu inancıyla savunma halinde takılı kalmış korku ve öfke dolu bir benliğe sahip olacaktır.

Hoşgörünün yanlış anlaşıldığı yerde baskı, kontrol ve cezalandırma artarken; korku ve kaygı içinde hep bir savunma halinde yaşayan ve hayatta kendi yolunu bulma özgürlüğü elinden alınmış mutsuz bireyler olarak mutluluğu yanlış yerlerde arıyoruz sanki.

Mutluluk tek başımıza erişebileceğimiz bir sonuç olamaz. Birbirimizin mutluluğundan sorumluyuz. Ancak bunu idrak ettiğimizde ve bu sorumluluğu üstlenip davranış ve seçimlerimizi yönlendirmesine izin verdiğimizde o bir türlü ulaşamadığımız yada tam yakalamışken elimizden kaçıp giden huzur ve mutluluk kendini her koşulda yoktan var edecektir. Ben buna gönülden inanıyorum, ya siz?

 

Funda Ergönül Battle

 

Fotograf: Anna Shvets